Çocuklarda Parmak Emme

Çocuklarda Parmak Emme: Ne Zaman Normal, Ne Zaman Sorun?
________________________________________
[Giriş]
Bugün çok sık gördüğümüz, bazen masum bazen de sorunlu olabilen bir alışkanlığı konuşacağız: Parmak emme.
Hadi dürüst olalım, bebeğiniz parmağını emmeye başladığında çoğu zaman siz de içten içe ‘Ay ne tatlı yapıyor’ diye gülümsüyorsunuz değil mi? Ama işin arkasında diş, çene ve hatta özgüven problemlerine kadar gidebilecek bir tablo olduğunu söylesem… O zaman bu videoyu dikkatle izleyin derim.
Merhaba sevgili anne babalar…Ben Dr. Can EBİRİ
________________________________________
[Parmak Emme Ne Zaman Normal?]
Bebekler aslında daha anne karnındayken parmak emme refleksini kazanır. Bu, onların kendilerini sakinleştirme, güvende hissetme ve tatmin etme yöntemlerinden biridir.
İlk yıllarda bu davranış tamamen normaldir. Özellikle 2 ile 4 yaş arasında birçok çocuk bu alışkanlığı kendi kendine terkeder. Yani bu dönemde panik yapmaya gerek yok. Hatta çoğu zaman emzikten bile daha masumdur diyebiliriz.
Ama iş 5 yaşına gelince değişiyor. Çünkü o yaşta artık kalıcı dişler çıkmaya başlıyor. İşte oradan sonra parmak emme, sevimli bir alışkanlık olmaktan çıkıyor, diş hekimlerinin iş yükünü artıran bir problem haline geliyor.

Devamı videoda...

Sağlıklı Nesiller, Mutlu Yarınlar...

parmak emme

 

Çocuklarda Parmak Emme

Çocuklarda Parmak Emme: Ne Zaman Normal, Ne Zaman Sorun?
________________________________________
[Giriş]
Bugün çok sık gördüğümüz, bazen masum bazen de sorunlu olabilen bir alışkanlığı konuşacağız: Parmak emme.
Hadi dürüst olalım, bebeğiniz parmağını emmeye başladığında çoğu zaman siz de içten içe ‘Ay ne tatlı yapıyor’ diye gülümsüyorsunuz değil mi? Ama işin arkasında diş, çene ve hatta özgüven problemlerine kadar gidebilecek bir tablo olduğunu söylesem… O zaman bu videoyu dikkatle izleyin derim.
Merhaba sevgili anne babalar…Ben Dr. Can EBİRİ
________________________________________
[Parmak Emme Ne Zaman Normal?]
Bebekler aslında daha anne karnındayken parmak emme refleksini kazanır. Bu, onların kendilerini sakinleştirme, güvende hissetme ve tatmin etme yöntemlerinden biridir.
İlk yıllarda bu davranış tamamen normaldir. Özellikle 2 ile 4 yaş arasında birçok çocuk bu alışkanlığı kendi kendine terkeder. Yani bu dönemde panik yapmaya gerek yok. Hatta çoğu zaman emzikten bile daha masumdur diyebiliriz.
Ama iş 5 yaşına gelince değişiyor. Çünkü o yaşta artık kalıcı dişler çıkmaya başlıyor. İşte oradan sonra parmak emme, sevimli bir alışkanlık olmaktan çıkıyor, diş hekimlerinin iş yükünü artıran bir problem haline geliyor.

Devamı videoda...

Sağlıklı Nesiller, Mutlu Yarınlar...

parmak emme

 

Çocuklarda Yaz Hastalıkları ve Korunma Yolları

Çocuklarda Yaz Hastalıkları ve Korunma Yolları

Tüm kış boyunca zamanlarının çoğunu evde ve kapalı ortamlarda geçirmek zorunda olan çocuklarımız yaz mevsimi ile beraber daha fazla sürede açık havada vakit geçirmeye başlarlar. Çocuklar yaz mevsiminin güneşli günlerinde eğlenceli vakitler geçirirken; ebeveynlerin de bu mevsimde sağlıklarını tehdit edebilen bazı hastalıklar ile ilgili olarak bilinçlenmesi gerekmektedir.

Çocuklarda Sık Görülen Yaz Hastalıkları
• Kusma ve ishal ile seyreden mide-barsak enfeksiyonları
• Haşere sokmaları
• Güneş çarpması, güneş yanıkları ve isilik
• Havuzlardan kaynaklı enfeksiyonlar
• Travmalar
• Üst solunum yolu enfeksiyonları
• Hepatit A enfeksiyonu
• Alerjik hastalıklar

Mide-Barsak Enfeksiyonları
Yaz aylarında sıcaklıkların yüksek olması nedeniyle gıdalar daha çabuk bozulur ve üzerinde mikropların üremesi kolaylaşır. Kanalizasyon sularının karıştığı kirli sularda yüzme veya bu sularla yıkanmış gıdaların tüketilmesi sonucu bulaşabilen E. Coli mikrobu bu mikroplardan biridir.
Yaz ishallerinde hastalığın şiddetini belirleyen en önemli husus sıvı kaybının düzeyidir. Bu vücuttaki sıvı kaybı durumuna dehidratasyon adını vermekteyiz.
Çocuklarda dehidratasyon sıvı kaybına bağlı olarak hafif, orta ve ağır olarak derecelendirilir. Bazı muayene bulguları ile sıvı kaybının hangi düzeyde olduğuna hekim tarafından karar verilir. Hafif-orta derecede sıvı kayıpları (dehidratasyon) ayaktan tedavi edilebilirken, ağır derecede sıvı kayıpları ise mutlak surette hastaneye yatış gerektirir. Hafif-orta düzeyde dehidratasyona neden olan ishallerde esas olan tedavi şekli vücudun kaybettiği sıvıyı ağız yolu ile yerine koymaktır. Ağır derecede dehidratasyonda ise damaryolundan uygun sıvı tedavisi ile çocuk tedavi edilmeye çalışılır.

GÜneş Yanıkları

Güneş yanıkları çocuklarda yazın en sık karşılaşılan klinik tabloların başında gelmektedir. Özellikle sarışın, açık tenli, çilli çocuklar güneş yanıklarından daha fazla etkilenmektedir. Çocuklarda en az 30 faktörlü (SPF 30) güneş kremleri düzenli aralıklarla tekrarlanmalı ve güneşin altında olduğu süre içerisinde çocuğun bol sıvı almasına dikkat edilmelidir. Çocukların en sıcak saatlerde (11.00-16.00 arası) direkt güneş altında olmamalarına özen gösterilmelidir.

Güneş yanığı eğer sadece deride kızarıklık ve hafif ağrı hissi ile kendini göstermişse bu birinci dereceden yanık olup 48 saate kadar ağrı ve yanma hissi devam eder. Derinin nemlendirici kremler ile nemlendirilmesi ve ağrı kesici şuruplar kullanılması çocuklarda birinci derece yanığa karşı uygulanacak başlıca tedavi yöntemleridir.

Eğer çocuğunuzdaki güneş yanıkları çok ağrılı ve kabarcıklıysa ve bu duruma yüzde şişme, ateş ve/veya titreme, baş ağrısı, bayılma, his kaybı, genel durum bozukluğu veya bilinç değişikliği eşlik ediyorsa ivedilikle en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir. Damardan sıvı tedavisi verilmelidir.

Çocuklarda Güneş Çarpması

Boyun, ense ve kafanın uzun süre ve yoğun güneş etkisine maruz kalması durumunda oluşan doku hasarı durumuna sıcak çarpması denir. Sıcak çarpması sonucu çocukta aşırı su kaybı olur ve bu nedenle kanın kıvamı koyulaşır. Bu durumdan çocuğun bütün metabolizması etkilenir. Her çocuğun sıcağa karşı toleransı farklılık gösterir.

Güneş Çarpması Belirtileri
• Halsizlik
• Baş dönmesi
• Mide bulantısı ve kusma
• Şiddetli baş ağrısı
• Huzursuzluk
• Çarpıntı
• Yüksek ateş
• Kas krampları,
• Bilinç değişiklikleri

Güneş çarpması durumunda çocuk hemen serin ve gölgelik bir yere götürülmelidir. Baş ve göğüs kısmı daha yukarıda tutulmalıdır. Vücudunu sıkan kıyafetler çıkarılmalıdır. Şayet çocukta bilinç bozukluğu varsa hemen ambulans çağrılmalı ve tıbbi yardım gelene kadar ıslak bezlerle vücut serinletilmelidir.

Çocuğunuzu Güneş Çarpmasından Korumak İçin;
• Güneşli günlerde çocuğunuzun kafasını; bir şapka veya şemsiye ile koruyun
• Sentetik olmayan pamuklu kıyafetler tercih edin
• Yüksek faktörlü güneş koruyucuları tercih edin (özellikle SPF 50 olan). Dışarıda iken her 2 saatte bir güneş kremi sürün.
• Mümkün oldukça dışarıda iken bol sıvı desteği sağlayın.
• Güneş ışınlarının dik olarak geldiği 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkmasına mümkün oldukça müsaade etmeyin.

 İlgili Videolarımız İçin Tıklayınız... 

Çocuklarda Parmak Emme

Parmak emmenin bebeklik ve erken çocukluk döneminde normal bir davranış olduğunu kabul eder. Ancak bu alışkanlık uzun süre devam ederse, diş ve çene gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
________________________________________
🍼 Parmak Emme Ne Zaman Normaldir?
Bebekler, doğumdan önce bile parmak emme refleksi geliştirebilirler. Bu davranış, bebeklerin kendilerini güvende hissetmelerini sağlar ve genellikle 2 ila 4 yaş arasında kendiliğinden sona erer. Bu yaş aralığında parmak emme, genellikle endişe verici bir durum olarak değerlendirilmez.
________________________________________
🦷 Ne Zaman Müdahale Edilmelidir?
AAP, parmak emme alışkanlığının 5 yaşına kadar devam etmesi durumunda müdahale edilmesini önerir. Bu yaşta, kalıcı dişlerin çıkmaya başlamasıyla birlikte, parmak emme alışkanlığı dişlerin hizalanmasını ve ağız yapısını olumsuz etkileyebilir.
Bazı kaynaklar, çocukların 4 yaşına kadar parmak emme alışkanlığını bırakmalarının ideal olduğunu belirtmektedir.
________________________________________
⚠️ Uzun Süreli Parmak Emmenin Olası Zararları
• Diş ve çene bozuklukları: Üst ön dişlerin öne doğru itilmesi, alt ön dişlerin geriye doğru itilmesi ve açık kapanış gibi sorunlar gelişebilir.
• Çene yapısında daralma: Üst çenenin daralması sonucu çapraz kapanış gibi ortodontik problemler ortaya çıkabilir.
• Konuşma bozuklukları: Uzun süreli parmak emme, konuşma gelişimini olumsuz etkileyebilir.
• Cilt sorunları: Parmakta nasırlaşma, çatlaklar ve cilt tahrişi meydana gelebilir.
• Sosyal ve psikolojik etkiler: Okul çağındaki çocuklar, parmak emme alışkanlığı nedeniyle akran zorbalığına maruz kalabilir ve özgüven sorunları yaşayabilirler.
________________________________________
✅ Parmak Emmeyi Bırakmak İçin Önerilen Yöntemler
• Pozitif pekiştirme: Çocuğunuz parmak emmediğinde onu övün veya küçük ödüller verin.
• Tetikleyicileri belirleme: Stres, sıkıntı veya can sıkıntısı gibi durumlarda parmak emme eğilimi artabilir. Bu durumları tanıyıp alternatif rahatlatıcı yöntemler sunun.
• Nazik hatırlatmalar: Çocuğunuz farkında olmadan parmak emdiğinde, onu nazikçe uyarın. Azarlamak veya cezalandırmak yerine, olumlu bir yaklaşım benimseyin.
• Alternatifler sunma: Stresli anlarda çocuğunuza yumuşak bir oyuncak veya peluş hayvan vererek rahatlamasını sağlayın.
• Profesyonel destek: Alışkanlık 5 yaşından sonra devam ediyorsa, bir çocuk diş hekimi veya pediatristten yardım alın. Gerekirse, alışkanlığı bırakmaya yardımcı olacak ortodontik aparatlar önerilebilir.
________________________________________

📌 Özet
• Parmak emme, bebeklik ve erken çocukluk döneminde normal bir davranıştır.
• Çoğu çocuk, 2 ila 4 yaş arasında bu alışkanlığı kendiliğinden bırakır.
• Alışkanlık 5 yaşına kadar devam ederse, diş ve çene gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
• Pozitif pekiştirme, tetikleyicileri belirleme ve profesyonel destek gibi yöntemlerle alışkanlık sonlandırılabilir.

Devamı videoda...

Sağlıklı Nesiller, Mutlu Yarınlar...

parmak emme

Çocukluk Çağı Astımı

Çocukluk Çağı Astımı

Astım, hava yollarının belli zaman dilimlerinde daralmasına bağlı olarak gelişen, nöbetler halinde gelen öksürük, solunum güçlüğü, çabuk yorulma, tıkanma ve hışıltı ile seyreden bir alt solunum yolu hastalığıdır.  

Havayollarında hassasiyete neden olan genetik faktörlerin üzerine çevresel etkenlerin eklenmesiyle başladığı düşünülmektedir. Büyük ölçüde alerjik nedenlerle, bazen de özellikle küçük çocuklarda basit solunum yolu hastalıklarıyla tetiklenir. 

Genellikle astımı olan çocukların solunum güçlüğü atakları ve öksürükleri geceleri daha belirgindir. Bu hastalarda efor ile öksürüğün artması oldukça tipiktir. Çocukluk çağı astımı bazen solunum güçlüğü nöbetleri olmadan sadece tekrarlayan öksürüklerle karşımıza gelebilir. Astım atakları kullanılan ilaçlarla büyük ölçüde gerileyebilir ancak tekrarlayıcı özelliği genellikle devam eder. Astımın kabaca alerjik (atopik) ve alerjik olmayan (nonatopik) olmak üzere iki şekli vardır.

Astımın Çocuklardaki Sıklığı Nedir?

Astımın çocuklardaki sıklığı yaklaşık olarak %9-10 civarındadır. Tüm dünyada alerjik hastalıkların ve astımın görülme sıklığı giderek artmaktadır. Toplumda her 5 çocuktan birinde alerjik hastalıklar, her 10 çocuktan birinde ise astım hastalığı görülmektedir.

Astım Hastalığı Kaç Yaşında Başlar?

Astım çocuklarda her yaşta ortaya çıkabilir. Genellikle %80 oranında 5 yaştan önce başlar.

Astım Çocuklarda Geçici Bir Hastalık Mıdır?

Genel olarak çocukluk çağında astım tanısı almış hastaların yaklaşık %50-60′ı ergenlik dönemine kadar iyileşir. Doğru planlanan bir tedavi ile astım büyük ölçüde kontrol altına alınabilen bir hastalıktır.

Çocuklarda Astım Tedavi Edilmez İse Ne Gibi Sakıncaları Vardır?

Astım çocuklarda uygun şekilde tedavi edilmezse büyüme geriliğine, günlük aktivitelerde kısıtlılığa, okul devamsızlıklarına, maddi ve manevi kayıplara sebep olur.

Çocukluk Çağı Astımının Belirtileri Nelerdir?

Astımda ana belirti öksürüktür. Öksürük çeşitli şekillerde olabilir. Esas olarak geceleri ve eforla (hareketle) artan öksürük tipiktir. Öksürük genelde balgamlı vasıftadır. Özellikle küçük çocuklar balgamı çıkarmakta güçlük çekerler. Astımda görülen diğer belirtiler şunlardır;

  • Nefes darlığı
  • Soluk alıp verirken hışıltı
  • İstirahat esnasında hızlı nefes alıp verme
  • Göğüs ağrısı
  • Nefes alıp verirken kaburgalar arasında çekilmeler
  • Halsizlik
  • Yorgunluk hissi
  • Dudak ve tırnaklarda morarma
  • Kokulara karşı hassasiyet

Çocuklarda Astım Atağını Tetikleyen Faktörler Nelerdir?

Alerjenler: Ev tozu, ev tozu akarları, polenler, küf mantarları, hayvan tüyleri/yün gibi maddeler

Kimyasallar: Sigara dumanı, hava kirliliği, parfüm, cila, boya gibi 

Enfeksiyonlar: Özellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarından sinüzit, nezle, grip gibi enfeksiyonlar

Bazı ilaçlar: Aspirin, ibuprofen, naproksen gibi nonsteroidal anti-inflamatuar ilaçlar bazı durumlarda tetikleyici olabilmektedir.

Bazı gıdalar: Astım atağını tetikleyen besinlerin en çok bilinenleri kabuklu yemişler, kabuklu deniz hayvanları, süt ve süt ürünleridir. Bunlar dışında, çocuktan çocuğa değişiklik gösterebilen pek çok gıda da alerjik astıma neden olabilmektedir. Başta tartrazin olmak üzere tatlılarda kullanılan renk veren maddeler, gıda boyaları da astım atağını tetikleyebilmektedir.

Bunların yanı sıra özellikle stres ve soğuk hava da astım atağını tetikleyebilmektedir.   

Çocuklarda Astım Tanısı Nasıl Konur?

Çocuklarda astım tanısını kesin olarak koyduracak herhangi bir tetkik bulunmamaktadır. Hastalığın hikâyesi, muayene bulguları ve astım dışında kronik öksürüğe neden olabilecek başka hastalıkların (tüberküloz, kistik fibrozis, gastroözefageal reflü, geniz akıntısı sendromu, kronik sinüzit, geniz eti) olmadığının ispatı ile konur.

Akciğer filminin astım tanısından ziyade astım dışı hastalıkların olmadığının gösterilmesi için çekilmesi yararlıdır. Ek bir sorun yoksa astımlı çocukların akciğer filmlerinde belirgin bir anormallik yoktur. Sadece bronşlarda kalınlaşma ve akciğer hava miktarında artma görülür.

Solunum testleri  özellikle bu testlere uyumlu olan 6 yaşından büyük çocuklarda solunum testi yapmak astım tanısı koymada yardımcı olabilmektedir. Ayrıca tedaviye yanıtın takibinde de kıymetli bilgiler verir. Test, spirometre adlı cihaza hızla üflemek suretiyle yapılır. Hızlı üfleme sırasında akciğerdeki hava akım hızları, spirometreye bağlı bir bilgisayar tarafından ölçülür. Çıkan sonuçlar hastanın yaşına uygun değerler ile karşılaştırılır.

Kan testleri astım olduğu düşünülen çocuklarda alerjik yapısının olup olmadığını gösteren immünglobülin E maddesi (IgE) bakılması ve eozinofil adlı alerji hücrelerinin sayımı alerji araştırmasında önemlidir. IgE düzeyinin normal çıkması çocuğun astım olmadığı anlamına gelmez. Sadece alerjisi olmadığını ortaya koymakta yardımcı olur.

Deri testleri  alerjik astımı olduğu düşünülen çocuklarda özellikle solunum yolu alerjenlerinin tespiti için kullanılır. Yenidoğan döneminden itibaren bu testler yapılabilmektedir.

Her alerjik çocuğun astım olmayabileceği ve her astımlı çocukta da alerji olmayabileceğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir.

Çocuklarda Astım Nasıl Tedavi Edilir?

Eğer çocuğunuzda alerjik astım varsa öncelikle alerjik olunan maddeden uzak tutmak gerekir. Hekiminizin önerileri doğrultusunda alınacak çevresel önlemler ile hastalık belirtilerinin belirgin derecede azalması mümkündür.

Çocuğunuzdaki astım alerjik değilse ya da alerjik çocuklarda çevresel önlemlerin yeterli olmadığı durumlarda ilaç tedavisi başlanabilir. İlaç tedavisinin uygun görüldüğü çocuklarda hava yolu ile akciğerlere çekilip bronşları tedavi eden sprey veya nebül şeklindeki ilaçlar kullanılmaktadır. Bunlar, alerjinin yarattığı bronş hassasiyetini azaltarak atakları önleyici ve çocuğun şikayetlerini rahatlatıcı ilaçlardır.

Astım tedavisinde kullanılan ve atakları önleyici etkisi olan ilaçların birçoğunda düşük dozlu kortizon bulunmaktadır. Ancak bu gibi ilaçların kana geçme oranı çok düşük olduğundan, uygun dozda kullanıldıklarında kortizona ait yan etkilere yol açmayan ilaçlardır.

Bunun yanı sıra hekiminiz atak sıklığını azaltmak için montelukast sodyum adını verdiğimiz ilacı içeren toz ya da çiğneme tableti şeklinde önerebilirler.